29 Ekim’e doğru- Bir değerlendirme

 
29 Ekim’e doğru- Bir değerlendirme 29 Ekim’e doğru- Bir değerlendirme

Bu kutlanmama halini bir tuhaflık yahut sürpriz olarak tanımlayamayız. Bu zaviyeden bakarsak siyasal İslamcılığın en bariz özelliklerinden birini de görmemiz mümkün olur: Siyasal İslamcıların modern devlet kavramıyla yakından uzaktan alakaları yoktur. Ne hazin ki bu büyük yıldönümünü kutlayamıyoruz. Devleti birbirine biatlarla bağlanmış, bir şahıslar ve zümreler hiyerarşisi içinde şahsileşmiş bir politik kurum olarak düşünürler ve devletin kurumsal gövdesini oluşturan ve -ideal şartlarda- gayrışahsi olması gereken bürokratik yapıyı anlayamazlar. 2023 Ekim’inin sonlarına yaklaşırken hala gerçekten önemli ve dikkat çekici bir kutlama veya anma programının olmadığını görüyoruz. . Bu içerik yok sayılırsa Türkiye Cumhuriyeti’nin Afrika’daki adı cumhuriyet olan derme çatma devletlerden farkı kalmaz. Zira Türkiye’deki İslamcılığın temel ideolojik direklerinden biri Atatürk devrimlerine olan muhalefettir. Cumhuriyeti salt teknik anlamıyla, monarşik olmayan bir siyasi rejim olarak mütalaa etmek Türkiye şartlarında imkansızdır, çünkü Atatürk devrimleri cumhuriyetin sadece politik değil, sosyo-kültürel anlamda da içeriğini oluşturmuşlardır. Her şey yitirilmiş bile olsa, buradan yola çıkılarak yeni bir politik strateji icat edilebilir. Yahut son günlerde dillendirildiği gibi Filistin’deki olaylarla da açıklayamayız. Bu durum geçmiş 21 senede yaşadıklarımızın, acı ancak beklenebilir bir neticesidir, çünkü bu kutlamaların ötelenmesinin, önemsizleştirilmesinin en büyük sebeplerinden biri iktidarın bu konuya yaklaşımıdır. Reislere, “başgan”lara ve şeyhlere sadakat üzerinden bir itaat zinciri içinde, arkaik bir toplumsal örgütlenme biçiminin gölgesinde siyaset yaparlar. Halkın tüm edilgenliği içinde de olsa cumhuriyet ilkelerine sahip çıkabilmesi bir değerdir, bir kazanımdır. Ve cumhuriyet yüzüncü yılına ulaştı. Kimi liberal kanaat önderleri “AKP Kemalistleşti” gazelini okuyadursun, bugün Türkiye’deki bütün bir iktidar blokunun cumhuriyetin kurucu değerleriyle ciddi bir ideolojik mesafesi vardır.

29 Ekim’e doğru- Bir değerlendirme

Yahut son günlerde dillendirildiği gibi Filistin’deki olaylarla da açıklayamayız. Halkın tüm edilgenliği içinde de olsa cumhuriyet ilkelerine sahip çıkabilmesi bir değerdir, bir kazanımdır. Bu durum geçmiş 21 senede yaşadıklarımızın, acı ancak beklenebilir bir neticesidir, çünkü bu kutlamaların ötelenmesinin, önemsizleştirilmesinin en büyük sebeplerinden biri iktidarın bu konuya yaklaşımıdır. Ve cumhuriyet yüzüncü yılına ulaştı. Devleti birbirine biatlarla bağlanmış, bir şahıslar ve zümreler hiyerarşisi içinde şahsileşmiş bir politik kurum olarak düşünürler ve devletin kurumsal gövdesini oluşturan ve -ideal şartlarda- gayrışahsi olması gereken bürokratik yapıyı anlayamazlar. 2023 Ekim’inin sonlarına yaklaşırken hala gerçekten önemli ve dikkat çekici bir kutlama veya anma programının olmadığını görüyoruz. Cumhuriyeti salt teknik anlamıyla, monarşik olmayan bir siyasi rejim olarak mütalaa etmek Türkiye şartlarında imkansızdır, çünkü Atatürk devrimleri cumhuriyetin sadece politik değil, sosyo-kültürel anlamda da içeriğini oluşturmuşlardır. Her şey yitirilmiş bile olsa, buradan yola çıkılarak yeni bir politik strateji icat edilebilir. Bu kutlanmama halini bir tuhaflık yahut sürpriz olarak tanımlayamayız. Bu içerik yok sayılırsa Türkiye Cumhuriyeti’nin Afrika’daki adı cumhuriyet olan derme çatma devletlerden farkı kalmaz. Reislere, “başgan”lara ve şeyhlere sadakat üzerinden bir itaat zinciri içinde, arkaik bir toplumsal örgütlenme biçiminin gölgesinde siyaset yaparlar. . Zira Türkiye’deki İslamcılığın temel ideolojik direklerinden biri Atatürk devrimlerine olan muhalefettir. Bu zaviyeden bakarsak siyasal İslamcılığın en bariz özelliklerinden birini de görmemiz mümkün olur: Siyasal İslamcıların modern devlet kavramıyla yakından uzaktan alakaları yoktur. Kimi liberal kanaat önderleri “AKP Kemalistleşti” gazelini okuyadursun, bugün Türkiye’deki bütün bir iktidar blokunun cumhuriyetin kurucu değerleriyle ciddi bir ideolojik mesafesi vardır. Ne hazin ki bu büyük yıldönümünü kutlayamıyoruz.